28 Mart 2020 Cumartesi






Salgın Hastalıkların İnsanlar Üzerindeki Psikolojik Etkileri
              



Yazar : F.Gül Yenilmez / Ege Üniversitesi Psikoloji 








  İnsanlık tarihi boyunca salgın hastalıklar aniden insanların hayatına girmiş ve sağlıklarını tehdit etmiştir. Geniş kapsamlı bu hastalıkların ciddi toplumsal sonuçları vardır. Salgın hastalıklar insanları fiziksel olarak etkilediği gibi psikolojik olarak da etkiler. Damgalanma (stigmatizasyon), hastanın hastalığı yüzünden kendini reddedilmiş, toplum tarafından izole edilmiş, hastalığına bağlı güvensizlik ve utanma duygusu içerisinde hissetmesi durumu olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde Hepatit B ve C, AIDS gibi bir çok salgın hastalık damgalanmaya yol açmaktadır. Listeye yeni eklenen hastalık ise Covid-19’dur.
                Toplumun, gözle görülmeyen bir mikrobun hastalığa ve ölüme sebebiyet verdiğini öğrenmesi korkuya ve paniğe yol açmaktadır. Salgınların tarihsel gelişimine baktığımızda bu korkuların zaman zaman hasta kişilerin eziyet görmesine neden olduğu görmekteyiz. 14. Yüzyılda veba, günahkar davranışlar için tarımsal cezalandırma olarak görülmüş ve hastalığa yakalanmayan kişiler salgın sebebiyle toplumsal açıdan bazı grupları suçlamıştır.
                İzolasyon yöntemlerinde yeni hastalıkların ve bulaşma şekillerinin keşfedilmesiyle yüzyıllar içerisinde ilerleme sağlanmıştır. 1877’de izolasyon evleri, 1940’da izolasyon hastaneleri kurulmuş, 1960’lı yıllarda genel hastanelerde izolasyon uygulanmaya başlanmıştır. Hastalık kontrol merkezi (CDC), hastanede kullanılan izolasyon teknikleri rehberini 1970 yılında yayınlamıştır. Bu teknikler 3 ana sisteme; kategoriye özgü izolasyon, hastalığa özgü izolasyon, standart önlemler ve bulaşma önlemleri olarak adapte edilmiş ve izleyen on yıl içerisinde yavaş yavaş gelişmiştir.
                               Kaynak İzolasyonu ve Hasta Üzerindeki Etkileri
                Bir bireyde salgın hastalık bulunduğu zaman diğer insanlara bulaşmaması için kaynak izolasyonu uygulanır. Kaynak izolasyonunda kullanılan önlemler tek kişilik oda kullanımı, maske, önlük, eldiven kullanma gibi koruyucu önlemler, el yıkama ve dezenfektanlar kullanılarak yapılan dikkatli dekontaminasyon, kontamine çarşaflar ve hasta çıkartılarıyla ilgili prosedürler ve ziyaretçi sayısındaki kısıtlamayı içermektedir.
                Bennet (1983), Wilkins (1988), Knowles (1993), Kennedy ve Hamilton (1997), Gammon (1998 b) ve Oldman (1998) izolasyonun psikolojik etkilerini inceledikleri çalışmalarında, izole edilen bireylerde sınırlanma, hapsedilme, damgalanma, kızgınlık, depresyon, anksiyete, düşük benlik saygısı ve kontrol azlığı gibi duyguların hissedildiğini saptamışlardır.
                               Kaynak İzolasyonu Uygulanan Hastalarda Görülen Stigma (Damgalanma)
                İzolasyonda ana problem enfeksiyondan kaynaklanan damgalanmadır. Damgalanma; koruyucu elbiseler giyilmesi, sınırlı iletişim gibi izolasyonun gerektirdiği durumlar sebebiyle kötüye gider. Madeo (2001), izolasyonla ilişkili olarak yaptığı bir araştırmada, birkaç hastanın bu durumu; "hemşire ve doktorların önlük giyerek odama girmeleri ve eldivenle bana dokunmaları kendimi kirli, temiz olmayan biri gibi hissetmeme sebep oldu" şeklinde ifade ettiğini bildirmektedir.
         İzole Edilen Hastanın Oryantasyonu
                MacKellaig, izolasyon odasının hastanın mümkün olduğunca çevresine olan oryantasyonunu sağlaması için organizasyonun aşağıdaki şekilde yapılmasını önermiştir:
 • Hastaya odanın dışını görebilecek şekilde pozisyon verilmelidir.
• Hastaya duyusal girdi ve oryantasyon sağlamak amacıyla odada ayna kullanılmalıdır. • Uzaktan kumandalı televizyon, radyo ve kitap gibi hastanın zaman geçirmesini sağlayacak uygun araç ve aktiviteler sağlanmalıdır.
• İhmal duygusunu önlemek için isteklerine hemen yanıt verilmeli ve hastaya çağırma ziline kolay ulaşabileceği bir pozisyon sağlanmalıdır.
• Hastalar kendi kıyafetlerini giyme konusunda cesaretlendirilmelidir.
• İzolasyon odasına hastaya ait özel eşyaların konulmasına izin verilmelidir.
• Hasta, izolasyonla ilişkili olarak yaşadığı herhangi bir negatif etkiyi ya da duyguyu ifade etmesi için cesaretlendirilmelidir.
                               Dışarı Çıkma Yasağının Oluşturabileceği Psikolojik Sorunlar
                Covid-19 salgınından ileri yaştaki bireylerin daha çok etkilenmesi sebebiyle ülkemizde 65 yaş üstü vatandaşlara dışarı çıkma yasağı gelmiştir. Bu yasaktan sonra dışarı çıkan bazı yaşlılarımızın videoları çekilmiş ve mahcup duruma düşürülmüşlerdir. Unutmayalım ki yaşlılarımız bizim kadar sosyal medyada aktif değiller ve bazı durumlardan geç haberdar olabiliyorlar ya da durumu kavrayamayabiliyorlar. Onlara sorgulayıcı şekilde yaklaşmak; suçlanma, utanç duyma ve mahcubiyet duygularının gelişmesine neden olur. Korona virüs tehdidinin yaş arttıkça artması kişilerde tedirginliğe yol açarken bir yandan yaşadıkları psikolojik baskılar kaygı ve depresif belirtilerin artmasına neden olmaktadır.
                Bu durumların önüne geçilmesi için yaşlı vatandaşlarımızın çevresindeki insanlara sorumluluk düşmektedir. Evden çıkmamalarının kendi sağlıklarını korumak için önemli olduğunu, ihtiyaçları olması halinde dışarı çıkmak yerine belediyelerin hizmet numaralarından yardım alabileceklerini, en etkili korunma yönteminin evde kalmak olduğunu ve bunu sadece kendileri için değil çevrelerindeki insanlar için yapmaları gerektiğini uygun bir dille açıklamak gerekmektedir. Sadece “Sen yaşlısın, evden çıkman yasak.” şeklinde konuşmak doğru değildir. Yaş ilerledikçe duygusal hassasiyetin arttığını göz önünde bulunarak davranmak önemlidir.
                               
                                                  Bana Bir Şey Olmaz Deme!
               
                   Özellikle virüsün genç insanları daha az etkilemesinden dolayı oluşan bana bir şey olmaz düşüncesi virüsün yayılmasına hizmet etmektedir. Bazı insanlar “Ben gencim, bünyem sağlam.” düşüncesiyle hareket ederek hem kendi sağlıklarını hem de çevrelerindeki insanları tehlikeye atmaktadırlar. Bu salgın hastalık dönemini en az zararla atlatmak için bencil olmaktan kaçınmalıyız. Genç ya da yaşlı fark etmeksizin zorunlu durumlar haricinde evimizden çıkmamalı ve olabildiğince kendimizi izole etmeliyiz. Genç bir bireye bulaşan virüs o kişiyi ciddi şekilde etkilemese bile taşıyıcı olması ve başka bireylere, ailesindeki yaşlı insanlara virüsü bulaştırması ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu süreci olabildiğince az zararla atlatmak için hepimiz sorumluluklarımızın bilincinde olmalı ve yetkili kişilerin yayınladıkları kurallara ve tedbirlere uymalıyız.

Kaynakça

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

EDE ŞEN(EGE ÜNİVERSİTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI) TÜRKİYEDE DEPREM GERÇEĞİNİ YAZDI.

BİR TÜRKİYE GERÇEĞİ: DEPREM           İnsanoğlunun belki de en büyük hatası göremediklerini unutmak ve sadece görebildiklerine odaklanmaktır...