22 Mart 2020 Pazar




             EVRENLER, ENERJİ VE İLİŞKİLERİ



  Alp  SALTIK / Ege Üniversitesi Astronomi






İnsanlığın, bilim ve medeniyetini sürekli ileri taşımak mecburiyetinden kaynaklı buluşların ötesine geçebilmesinden sonra insanlığın lüks düşkünlüğü ve giderek azalsa da sürekli üretmenin gerekliliğini bilen bilimciler tarafından hayatı kolaylaştırmak ve evreni anlamak amacıyla insanlık tarihine yön veren ve çoğu zaman ışık tutan çalışmalar yapıldı. İnsanlığın uzayı anlamak ve kendini tanımak adına attığı en büyük adımlar son 60-70 senelik başta Einstein, Hawking, Sagan gibi bilim insanlarının astronomi ve astrofizik alanındaki çalışmalarıdır dersek yanılmayız. Ancak bu tarihsel gelişime kronolojik ve geniş perspektifli bir bakış atacak olursak modal realizm akımının felsefeciler arasındaki yayılması ve ilk kez çoklu evrenlerden, bu evrenler arasındaki benzerliklerden ve hatta bu evrenlerin arsında seyahat etmekten; bu konuya esaslı bir matematik ve gerçeklik sorgusuyla yaklaşan fizikçilerden daha önce bu konuda fikir beyan etmeleri ve oldukça kalabalık bir grup insanı da ikna etmiş olmalarından dolayı çoklu evrenler herkesin hakkında konuştuğu ama çoğunluğun hiçbir fiziksel veya matematiksel gerçeklikten haberdar olmadığı bir konu haline geldi. Daha önceki yazımda yer verdiğim üzere; çoklu evrenler kuramlarında yer alan paralel evren modellerinin hiçbirinde bir evren bir diğerine göre içerisinde bulundurduğu maddesellik bakımından benzerlik göstermez. Bu durumun esas sebebi evrenlerin tek ortak noktasının onları var eden enerjinin bütün niceliklerinin farklı olmasına karşın aynı merkeze ait tek bir enerji tarafından oluşturulmasıdır. 

      
1970’li yıllarda modal realizm akımının yayılması ve devam eden süreçte insanlar arasında yaygın olarak oluşan ütopik fikirlerin aksine enerjinin evrenler arasında bir sirkülasyon içinde olması ve dolaysıyla evrenler arası boşlukta bulunması sebebiyle oluşturduğu evrenlerin diğerleriyle pek bir benzerliği olmayacaktır. Bunun sebebi bir evrenin içinde bulunan enerjinin o evrenin ihtiyaç duyduğu maddeselliğe bağlı davranmasıdır ama enerji evrenler arası boşlukta bulunduğu zaman herhangi bir şarta bağlı olmadan davranabileceği için sonsuz opsiyon arasından bir yapı oluşturacaktır, oluşan bu yeni evrenin bir diğerine benzeme ihtimali sonsuzda bir olacak şekildedir. Buna bağlı olarak evrenler arasında pek bir benzerlik olmayacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Daha basit bir şekilde, evrenleri var eden enerji herhangi bir evreni oluştururken bağlı olması gereken hiçbir şart olmayacağı için oluşturduğu evrenin şekillenmesi sonsuz seçenek arasından anlık bir seçime bağlı olacaktır. Bu durum tıpkı evrim teorisinin bağlı olduğu anlık bir amino asit birleşimi gibi anlık olarak bir çeşit “şans” sayesinde şekillenecektir. Modal realizm akımıyla beraber zaman içerisinde gelişen bir başka büyük yanılgıysa her evrende yaşamın var olduğu ve bu yaşamların birbiriyle bağlantılı olduğu düşüncesidir hatta öyle ki bir aralar fizik dünyasında bile konuşulan şekilde bizim seçimlerimizin yeni evrenler var ettiği fikri hayalci bir yaklaşım olmanın ötesinde bir yere gelemeyeceği gibi her evrende yaşamın var olduğu düşüncesi de yanlıştır. Bu durumda her evrenin oluştuğu biçim ve maddeselliği farklarıdır, bizim evrenimizde her “Dünya”nın yaşama elverişli olmadığı gibi kozmik boşlukta bulunan her evrende yaşama elverişli bir veya birkaç gezegen bulundurmaması güçlü bir olasılıktır. Ayrıca evrenlerin tek ortak noktası olan enerjinin bile niceliklerinin aynı olmamasından kaynaklı olarak oluşan yaşamlar varsa bu yaşamların birbiriyle herhangi bir bağlantısı olması beklenemezAncak bu durum evrenler arasında bir etkileşim olduğu gerçeğini de değiştirmez yani evrenlerin arasında sürekli bir sirkülasyon içinde olan enerji bir evrenden diğerine hareketinde veya yeni bir evreni var ettiği zaman daha önce içinde bulunduğu ya da var ettiği evrenden izler taşıyacaktır bu da bu evrenler arasında sürekli bir bağlantı olduğunu gösterir. Enerjinin evrenler arasında sirkülasyonunun olabilmesi için evrenin sınırları içinde de sürekli ve takip edilebilir izler bırakacak şekilde evrenler arası boşluğa çıkarken kullandığı frekans ile hareket ediyor olması gerekir eğer bu frekans saptanır ve zamanla biz insanlar bunu kullanabilecek kadar gelişmiş olabilirsek kendi evrenimiz içinde istediğimiz yere seyahat edebilir hale gelebiliriz ve elbette doğru şekilde hesaplanırsa evrenler arasında maddeselliği ve hatta belki bir gün yaşamı bile buluşturabiliriz.
       
      Eğer bir gün evrenler arasında yolculuk yapılacak ya da herhangi bir şekilde kendi ellerimizle evrenler arasında maddeselliği ya da yaşamı taşıyacak olursak bu da felsefecilerin düşündüğü ya da popüler bilimin gözdesi olan; “Karadelikler evrenler arasında bir kapıdır.” Düşüncesinin ışığında olmayacak her şeyden önce bu durumun birçok katmanı olacak ve bunlar; frekansı doğru hesaplamak, kullanmayı öğrenmek, parçacıkları yollayabilmek ve en son karmaşık yapıların bu seyahati yapabilmesini sağlamak olacaktır yani evrenin içinde bulunan bir çeşit geçitten belli fiziksel ve anatomik tedbirleri alıp elimizi kolumuzu sallayarak geçemeyiz. daha açıklayıcı olmak adına, eğer evrenler arasında seyahat edecek olursak önce frekansı hesaplayıp evrenimizi nasıl terk ettiğini bulabilmiş olmamız gerekir ve zamanla önce bu frekansları kullanarak atomları hatta belki atom altı parçacıkları daha sonra adım adım karmaşık yapıları yollamayı öğrenmemiz gerekiyor ve enerjinin evreni terk etme sebebinin de göz ardı edilmemesi gerekir enerji evrenin içinde uzun süre kalırsa maddesel tekilliğini sağlamış bir ortamda uzun süre bulunduğu için artık maddeyi yok edecek karşıt bir madde yapısı oluşturacaktır yani bizim kullanacağımız frekansta bulunan enerjinin bizim ortamımızdaki maddeye tahammüllü olması gerekir. Bütün bu şartlar sağlandığı zamansa kusursuz matematiksel bir hesap ve fizik bilgisi gerektirecektir ancak bu durumda diğer evrenlere uzanabiliriz. Ancak biz böyle bir başarının çok uzağındayız. Her şartta mümkün kılınabilir herhangi bir fiziksel mucizeye sırt çevirmek içinse çok erken bu yüzden sonuçlanması gereken bir araştırma olacağına inanıyorum. İnsanlık tarihi boyunca başarmaktan uzak olduğumuz her şeye karşı önyargılı davrandık ancak pek çoğunu başardık, uzayda çalışmalara devam etmek için kurulan devasa bir istasyonu kurduk ve diğer gezegenlere, yıldızlara, güneş sistemlerine ve hatta galaksimizin merkezine dair önemli veriler topladık ve buralara yolculuklar yapmaya hazırlanıyoruz. Üstelik aradığımız çözümler enerjiyi kullanmaktan daha zahmetli bir gün sadece enerjiyi kullanarak çok şey yapabilecek kadar enerjiye hakim olabiliriz.

        Enerjiye hakim olmakla evrende ve hatta evrenler arasında söz sahibi bir tür olmak birbirine bağlı şeyler eğer kendimizi, yerimizi, evrenimizi, zamanı ve boyutları anlamak istiyorsak yolumuzun enerjiden geçeceği aşikar. Buna bağlı olarak, eğer enerjiyi anlarsak ya da onunla geçinmeyi öğrenirsek seyahati mümkün olan tek şey kendi evrenimiz veya komşu evrenler olmayacak; ne olduğunu anlayabileceğimiz her şeyle aramızdaki ilişki buna elverişli olacak yani zamanı ve boyutları anlarsak zamanlar ve boyutlar arasında yolculuk yapmanın yollarını da aramaya ve anlamaya başlayabiliriz. Mevcut şartlarda olmasa bile ilerde bir gün bunun yapılmasının yollarını anlamaya veya en azından aramaya başlamak için uygun bir ortamda ve zamandayız. Her şeyden önce sadece kütle bile zamanı bükebilme başarısını gösteriyorken enerjiyle zamanda yolculuk yapmak mümkün olacak kaldı ki enerji boyutların ve zamanın kontrolünde olmadığından bu bağımsızlık ona başına buyruk hareket etme hakkını veriyor olabilir ve enerji pek de kısıtlanabilir olmadan zamanlar ve boyutlar arasında dolaşıyor olabilir bizim yapmamız gerekense bir yolunu bulup bu yolculuğa ortak olabilmek.

Zamanlar ve boyutlar arasında yolculuk yapmanın anahtarı zaman ve boyuttan etkilenmeyen ancak onlarla iç içe olan bir formu kullanmak olmalı. Enerjiher evrenin kendisi olduğundan buna bizimki de dahil olmak üzere bir evrenin içinde bulunabilecek ve bu anahtarı verebilmek konusunda daha iyisi olmayan bir hazine bizim yapmamız gereken bu hazineyi kullanmanın yollarını aramak ve bulmak. Zamanda ve boyutlar arasında yolculuğun da mümkün kılabilir olması ve pek tabii bunun da enerji ile yapılabilir olması benim bu konuda burada anlattığım fikirlerimin üzerine çalışırken doğru bir yol izlediğim kanısına varmamı sağlıyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

EDE ŞEN(EGE ÜNİVERSİTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI) TÜRKİYEDE DEPREM GERÇEĞİNİ YAZDI.

BİR TÜRKİYE GERÇEĞİ: DEPREM           İnsanoğlunun belki de en büyük hatası göremediklerini unutmak ve sadece görebildiklerine odaklanmaktır...